14:29 -
No comments


şiir
Gökyüzünü karalamak gibi aşık olmak.
Karanlığın çökeceğini bile bile yazıyorsun
Bazılarının kalemi gök mavisi
Fakat sen asla onlardan olamıyorsun.
Kadın, istasyonda iki dakika duran lüks tren gibi.
Yakalayabilirsen ne mutlu;
Ama kaçırırsan, kalırsan arka vagonlara
İşte o zaman halin olur çöldeki Mecnun gibi
Ve zaman çok dar bir frekanstaki radyo istasyonu.
Frekansı tutturmak o kadar zor ki, anlayamadan bitiveriyor radyonun pili.
O frekansı aramakla geçiyor ömrümüz;
Gökyüzüne çizmek, trene koşmakla...
ŞEREFE
Sakin bir akşamdı, yakamozsuz
Mehtap saklanmıştı bulutların arkasına
Oysa daha dün onun şerefine yudumlamıştık
Anasonlu, buzlu kadehlerimizi
Belki unutmamız gerek bu sefer
Zira hayat yeterince zorlarken
Bir de birbirmize yük olmamalıyız
Acı çekmenin ne demek olduğunu bilen asıl bizleriz
Olur da hatırlarsak, birer kadeh içmeliyiz şerefimize.
Zaten başka neyimiz kaldı ki uğruna içecek?
Ve ağlamalıyız biraz da, hafifçe çiselemeli göz pınarlarımız
Yoksa kararıp gideriz mehtap gibi, dökemeden içimizi.
emre can sancar
0 yorum:
Yorum Gönder